Sabah kalkış saati 7.30 olan biriyim. Alarmım her zaman bu saatte çalıyor ve hemen uyanıyorum. Ancak geçen gün, uyandığımda saat 6’yı gösteriyordu ve karşı komşumdan gelen gürültüyle uyanmıştım. Oturduğumuz yer havuzlu bir sitede ve yaz aylarında burada pek fazla kimse kalmıyor. Sitenin altında ise üç katlı altı tane villa bulunuyor. Biz üst kat dubleks dairede kalıyoruz; karşımızda komşular ve biz varız, alt kattaki daireler ise yazın gelip gidiyorlar, bu yüzden apartmanda sadece bizim evimizde hareket olmuyor. Bu detayları neden anlattığımı tahmin etmişsinizdir zaten. Çünkü o kadar gürültüye rağmen uyanan ben dışında kimse olmamıştı. Neyse, konuya geri dönersek; o saate neyin sebep olduğunu anlamak için hızla bir şeyler giyindim (genellikle sadece iç çamaşırlarıyla yatarım) ve kapıyı açtım. Karşılaştığım manzara tam olarak şuydu: geceliğiyle yer paspasına oturmuş, çok güzel bir kadın ağlıyordu (karşı komşumuzdur ve gerçekten çok güzeldir). Kısa bir an duraksadım ancak sonra ona yardım etmek için hemen mekanik bir düğmeye bastım ve onu yerden kaldırmaya çalıştım. Aslında kötü bir niyetim yoktu; kadın eşiyle kavga etmişti sonuçta. Onu doğrultup evine sokmaya çalıştım fakat tam o sırada fark ettik ki, o patırtı esnasında kapı kapanmış ve anahtar da içeride kalmıştı. Dolayısıyla misafir etmek zorunda kaldım ve kadın da biraz çekingen davrandı (sonuçta dul bir adamın evine giricaktı ve ben de eski karımdan ayrıldım birkaç ay önce o yüzden eski karımı da tanıyordu) ama o saatte başka yapacak bir şeyi yoktu. Onu salona götürüp rahat etmesi için önce bir hırka verdim, ardından bir battaniye örttüm. Hırkayı giydikten ve battaniyeyi üstüne örttükten sonra kendine gelmeye başladı ve ağlaması durdu. Tabii merak edip ne olduğunu sordum, o da eşinin sabaha karşı sarhoş ve bir kadın kokusuyla eve geldiğini, onunla bağırdığını, sinirlendiğini ve tartakladığını anlattı. Kavga büyüyünce eşi gitmek istediklerini belirtmiş, ancak aralarında tartışırken kapının kapanmış olduğunu fark ettiler. Üzülmemesini temin ettim tabii ki, ona nescafe yaptım ve getirdim. Bu jesti çok beğendi ve benim nazik olduğumu söyledi; ayrıca eskiden beri eşimle iyi geçinemediğini de ekledi. Bu konulara hemen girmedik elbette, yaklaşık bir saat sonra geleceğimiz noktayı anlatıyorum size. Bir sonraki kahvesine sinirini almak için bolca içki koyduk. Muhabbete devam ederken aslında benimle onun, eşimle de kendi eşinin iyi bir çift olabileceğini düşündüğünü söyledi. Karakterlerimizin uyumlu olduğunu düşünüyormuş. Neyse, bu konuları daha derinlemesine tartışmaya başladık. Şu esnada saat 8’i gösteriyordu ve işe geç kalacağımı veya o gün hiç gelmeyeceğimi telefonla bildirdim. Sohbete kaldığımız yerden devam ettik. Giriş biraz uzun oldu belki ama havayı hissettirmek ve aslında aklımda hiç cinsel birşey olmadığı halde nasıl o noktaya gelindiğini anlatmaya çalışıyorum. Asya (adı elbette Asya değil ama benzer bir isim) eşinden çok sık bahsederken birden konu cinsel hayatlarına geldi. Asya aslında kocasını terk edeceğini ama onunla cinsel anlamda çok mutlu olduğunu söyledi. Bu konuda bir şahitim çünkü odalarımız bitişik olduğundan dolayı Asya’nın çığlıklarını işitmiştim ve bazen eski karımla ya da partnerlerimle birlikte cinsel ilişkiye girerken o çığlıkları dinlemiş ve partnerlerimin bundan hoşlandığını fark etmiştim. Bu yüzden cinsel ilişki sırasında porno film izlemesem bile o filmlerin seslerini açıp müzik eşliğinde ilişki kurduğumu çok iyi biliyorum. Asya kocasının performansını ciddi ciddi anlatırken birden gözlerinde bir parlaklık gördüm. O an Asya’nın kararını değiştireceğini anladım. Anlattıkları beni biraz tahrik etmiş olmalı. Asya ilk heyecanını atlatmış ve artık beni tahrik etmek için detaylı tarifler vererek yaşamak istediği cinsel deneyimi anlatıyordu. Tek şikayeti, kocasının cinsel performansının yüksek olmasına rağmen sadece kendisini memnun etmek için gerektiği kadar ilişkiye girdiğiydi ve normal birleşme dışında başka pozisyonları denemediğiydi. Yemek tarifi yapılmıştı ve onu pişirmek benim görevimdi. Asya’ya bu sefer güzel bir kadeh şarap sundum ancak şarabı ısıttım ve içine biraz karanfil ekledim, kendime de aynısını yaptım. İronik olacak belki ama sabahın 9’unda içki içip cinsellik üzerine konuşuyorduk. Böylece yarım saat daha geçti. Asya istek dolu ve vücut diliyle bunu ifade etse de çok sabırlı biriyim; daha büyük ödülü düşünerek beklemeyi severim. Anılarımla Asya’nın anlattıklarına eşlik ediyor, onu daha çok baştan çıkaracağımı düşündüğüm eski cinsel anılarımı anlatıyordum. Artık yeni adımı atmam gerekiyordu. Asya’ya “Hadi, çok yoruldun, içerde biraz uzanabilirsin, ben de ortalığı toparlarım” dedim ve sonrasında…]
“Oyuna koymak istiyorum,” dedim. Emel, sinyali alıp ayağa kalktı. Onu yatak odasına götürdüm, temiz bir çarşaf çıkartıp serdim ve yatağa yatırdım. Üstünü örttükten sonra odadan çıkarken yüzüne baktım. Bana aptal aptal bakıyordu ve neden bu fırsatı değerlendirmediğimi anlamaya çalışıyordu. Tabii ki değerlendirecektim, ama sabırlı davranıp daha iyi değerlendirmek istiyordum.
Banyomda yarım jakuzim var. Gidip jakuziyi sıcak suyla doldurdum, banyo köpükleriyle bir güzel köpürttüm. Soyunduktan sonra üzerime bornozumu aldıktan sonra, ikinci bir bornozu da elime alıp onunla yatak odasına gittim.
Emel tabii ki uyumuyordu. Ben içeri girer girmez doğruldu, ona banyo hazırladığımı, yıkandığında tüm bunları unutacağını söyledim. Üzerindeki geceliğini yavaşça çıkarıp o güzel göğüslerini ilk o zaman gördüm. Meme uçları abartısız bir cm. kadar vardı ve ben bu güne kadar hiç bu kadar uzun meme ucu görmemiştim.
Gözlerim meme uçlarında ona bornozu giydirdim ve elinden tutarak banyoya götürdüm, hiç ses çıkarmıyordu. Bornozunu çıkardım, kendiminkini de çıkardım ama içimde bir heyecan vardı. Sonra yine çok yavaş bir şekilde kilodunu iki parmağımla iki yandan tutarak çıkardım. Her şeyi bir merasim havasında yapıyordum. Onu yavaşça küvetin içine soktum, suyun sıcaklığının çok fazla olduğunu söyledi.
Suyun içinde biraz ayakta durmasını, yavaş yavaş içine girmesini söyledim. Müziğin eksik olduğunu hatırlayarak Anılar CD’sini müzik setine koyup yeniden banyoya döndüm. Emel küvetin içinde uzanmış ve köpüklerin içinde başı hariç her yeri kaybolmuştu.
Yine hiç acele etmeden Emel’in kollarını, omuzlarını, sırtını yavaş yavaş sabunladım. Ben sabunladıkça Emel’in gevşediğini hissediyordum. Sadece sabunlamamla bile nefes alışları farklılaşmaya başlamıştı. Lifi yeniden sabunladım ve bu sefer vücudunun ön tarafını önce göğsünün üst tarafını sonra da göğüslerini yine yavaş yavaş ov-maya başladım.
Göğüsleri ovmaya başlayınca Emel belki de biraz utançından gözlerini kapattı. Artık iyice nefes alışı değişmeye başlamıştı. Ben de bornozumu çıkardım. Gözleri kapalı olduğu için bu arada hemen donumu da çıkarmış ve Emelin bulunduğu küvete onunla yüzyüze bakacak şekilde tam karşısına oturmuştum.
Şimdi benim ayaklarım onun yanında, onun ayakları da benim yanımdaydı. Ayaklarının birini aldım ve zaten köpürmüş olan suyla ve lifle ayagini ve bacağını yıkamaya başladım. Önce ayak parmakları, sonra ayak bileği, baldırları derken yuvarlak dairelerle yavaş yavaş yukarı doğru çıkıyordum ve ben yukarılara çıktıkça artık küçük inlemeler duymaya başlamıştım.
Vajinasının çevrelerinde dolaşırken artık ona dokunmamı istiyordu, hala gözünü açmamıştı. Tam vajinasına geldiğimde orada durdum ve diğer ayağını sabunlamaya başladım, bir bacagini yaklaşık olarak on dakika kadar sabunladım ve onu çıldırtmıştım. Tam hedefe ulaşacağımı düşündüğünde, yeniden diğer ayağın başına dönünce gözünü açtı ve bana ‘Artık benle oynama, ne yapacaksan yap, ben bunlara hazır değilim’ dedi.
Onu duymazdan geldim ve diğer ayağını, ayak bileğini, baldırlarını ovalamaya devam ettim, yine vajinasına yaklaşıyordum ve o artık resmen inlemeye başlamıştı. İnleyip beni tahrik etmek ve bir an önce sekse başlamamı istiyordu.
Yaklaşık bir yirmi dakikalık ayak bacak ovalama seansından sonra elimden lifi bıraktım ve kendimi oturma pozisyonunda ona yanaştırdım, onu ayağa kaldırdım ve küvetin kenarına bacakları küvetin içine gelecek şekilde oturttum. Kadınlığından süzülen sular, sabunlar ve onun kadınlık sıvıları küvetin içine damlıyordu.
Bacak arasına diz çöktüm ve daha ona dokunmadan vücudunun kasıldığını hissettim. Bir kadını o anda hiç dokunmadan yoksa orgazm mı yapıyorum diye düşünürken bana ne yapacağını anladım. Ellerimle onu okşayarak ve hiçbir şey söylemeden yavaş yavaş dilimi vajinasının etrafında dolaştırmaya başladım.
Emel’in keyfini yerine getirmek için elimden geleni yapıyordum. Dilimi cesurca vajinasına sokup çıkarırken inlemelerini duymak beni de heyecanlandırıyordu. Elimi içinde hissetmesi için klitorisini yalarken aynı anda vajinasına girip çıkmaya başladım. O kadar zevk alıyordu ki hızlanmamı istemeye başladı. Ancak yavaş tempomla onu tatmin etmeye devam ediyordum. Üçüncü ve dördüncü parmaklarımı da içine soktum ve deli gibi kasılmaya başladı. Bu yaşadığı orgazmın farkında bile değildi. Tüm bedeninde titremeler hissediliyor, yaşadığı zevki bağırarak ifade ediyordu.
Onu rahatlatmanın ne denli keyif verici olduğunu bilmek motivasyonumu arttırıyordu. Yavaş yavaş sakinleştikten sonra penisimi klitorisine doğru sürttüm. Elini tutarak mastürbasyon yapmasına izin vermemek, sadece ağzına sokup çıkarmamla meşgul olması hoşuma gidiyordu. Ardından başını şampuanlayıp saçını yıkadım. Gösterdiği minnet duygusu beni cezbetmeye yetiyordu.
Devamında onu diz çöktürüp göğüslerinin arasına penisimi yerleştirdim. Ardından köpek pozisyonuna geçtik. Kalçalarını sallayarak istek dolu bir şekilde beni içine çağırıyordu. Arzulu bir kadının isteğinden daha büyüleyici bir şey yoktu. Genişleyen vajinasına girdiğim anda aldığı hazzı hissettiriyordu. Benim zevkim ise dar bir alan arayışındaydı, ancak onun keyfi beni de mutlu ediyordu.
Nihayetinde büyük zevklerin adresi olan bu anlar, ikimiz için de unutulmaz bir deneyim olmuştu.
Adam, içindeki isteği frenlemek bir yana, Emel’in daha da coşmasını sağlamaya odaklanmıştı. Bir eliyle Emel’in vajinasına masaj yaparken, dilini de göt deliğine gezdirmeye başladı. Emel, sokmamı istermiş gibi inlerken, “İçimde boşalmadan gitme” diye fısıldıyordu.
Adam, acele etmeden göt deliğini yalamaya başladığında Emel’in inlemeleri artmıştı. Emel, ona yaşattığı duygular için teşekkür ediyor, adının lekelenmesiyle ilgili kelimeler sarf ediyordu.
Artık zamanın geldiğini hisseden adam, göt deliğine girmeden önce nazikçe hazırlıklarını tamamladı. Ardından, Emel’in tepkileri eşliğinde hareket etmeye devam etti.
O an, adamın hareketleri Emel’i delirtirken, onun konuşması ise heyecanını zirveye taşıyordu. Adam, bu tutkulu anı kaçırmamak için sabırsızlanıyordu.
Sonunda, Emel’in vajinasına girdiğinde yaşananlar adeta bir başka boyuta taşındı. Emel’in ses tonu değişirken, ikilinin arasındaki çekim daha da belirgin hale geldi.
Orgazm anına yaklaşırken, hem Emel hem de adam inanılmaz bir hazza kapılmıştı. Emel’in çığlıkları odanın duvarlarında yankılanırken, ikili birlikte uçurumun kenarına gelmişti.
Patlama anı geldiğinde, her ikisi de bu coşkuyu en derinlerinde hissetti. Bu an, ikisinin de unutamayacakları bir deneyim olarak hafızalarına kazındı.
Bundan boşalmak için tapayı çektim ve içinde benim spermlerimin, onun sularının ve kanlarının olduğu su yavaş yavaş delikten geçmeye ve suyun seviyesi azalmaya başladı. Düşü açtım, birbirimizi güzelce yıkadık ve sonra da bornozlarımızı giydik. Ayşe saçına bir havlu sarmış ve geceliğini suya tutuyordu, kısa bir yıkamadan sonra onu kaloriferin üzerine koydu. Daha sonra salona geçtik ve Ayşe televizyonu açıp o sabah programlarından birini seyretmeye başladı. Benim evi birden benimsemişti doğrusu. Bende biraz dinlenmek istediğimden mutfağa gidip bir bardak meyve suyu içtim. Bu arada karşı kapıdan sesler gelmeye başladı. Ayşe’nin kocası dönmüş ve kapıyı vuruyordu. Tabii Ayşe’nin kapıda kaldığını bilmiyordu. Bir baktım Ayşe telaşla bizim kapının gözetleme deliğinden karşı kapıyı gözlüyor ve biraz da korkarak kocasını seyrediyordu. Yavaşça arkasından yaklaştım ve bornozunu yukarı sıyırdım, benim bornozumun önünün açılması için bağı gevsettim, şimdi biraz önce benim tezgah’tan geçerek biçimlenmiş kalçalar tam karşımda duruyordu, Ayşe korku dolu gözlerle birden dönüp bana baktı, Ne yapıyorsun dedi. Ben de; Demin yaptığımız güzeldi ama şimdi daha güzel olacak, sesini çıkarma, çıkarırsan hem sen hem de ben yanarız dedim ve onun yanıt vermesine olanak tanımadan tekrar kafasını gözetleme deliğine çevirmesini ve kocasına bakmasını söyledim. Bu arada penisimin ucunu güzelce tükürükleyip Ayşe’nin vajinasına yerleştirdim. Iki hareketle penisim vajinasına girmişti, Ayşe de bu arada kalçasını hafif yukarı ve geriye kaldırmış ve benim girmemi kolaylaştırmıştı. Şimdi iki metre ilerde Ayşe’nin kocası varken Ayşe’nin elleri benim kapıya dayalı şekilde onun içinde gidip geliyordum, ellerim onun kalçalarında, gittikçe daha hoyratça bir zevkle onu sikerken, o da ufak ufak inliyor ve ses çıkarmamaya çalışıyordu. Tam o anda kocası bizim kapının zilini çaldı. Bir an durdum, Ayşe’den ise çıt çıkmıyordu. Yalnız vücudu kaskatı olmuş ve onun o geniş vajinası bile o kadar sıkılaşmıştı ki neredeyse penisim içinde hapşolmuştu. Yavaşça içinden çıkardım, kocasının aklına tabii ki benim isteğim geldiğinden biraz sonra vazgeçti ama hala kapının önünde duruyordu. Ayşe şokta ve o şekilde dururken bu gün bile size yazarken ürperdiğim ama dayanamadığım şeyi yaptım. Ayşe’nin vajinasından kayganlaşmış olan penisimi o anda ne yaptığını bilmeyen Ayşe’nin arka deliğine yerleştirdim ve hafifçe yüklendim. Penisimin başı içine girdiğinde Ayşe bir tay gibi zıpladı. Buna inanamıyordu, kafasını bana biraz çevirip Sen manyaksın, yapma, bizi öldüreceksin dedi. Evet ben manyaktım, o kadar tahrik olmuştum ki anlatamam. Sus dedim sadece, Ayşe baktı ki kurtuluş yok iyice domaldı ve benimkini içine alabilmek için uygun pozisyona geçti. Elleri yine kapıya dayalıydı. Bu sefer susuz, sabunsuz sikildiği halde korkudan çıt çıkaramıyordu, bir daha yüklendim, yaralı bir hayvan gibi yine zıpladı, bir elini ağzına götürdüğünü hissettim, elini ısırıyordu ama ben durmamaya kararlıydım. Sonuna kadar bir daha yüklendim ve Ayşe’den ahhhhhhhhhh diye bir ses çıktı. O ahhhhhhhhhhhhh sesiyle doruğa yaklaşmıştım bir dakika içinde boşalmaya yakın bir hale gelmiştim, kendime inanamıyordum ama inanılmaz bir adrenalin vücudumda dolaşıyor ve çok güzel bir kadının götünün içinde gidip geliyordum. Ayşe’ye tekrar Sus dedim ve yine yüklendim, delice girip çıkıyordum, kasıklarımın onun kalçalarına çarpma sesini dışarıdan kocasının duymamasına imkan yoktu, zaten artık Ayşe tam sessiz duramıyor arada bir ahhhhhh, offffffff, ohhhhhhhhh gibi sesler çıkarıyordu. Tam boşalırken olabildiğince ona yüklendim en derinine boşalmak istiyordum. Ona tüm gücümle yaslandığımda yine Ayşe’den uzun bir ahhhhhhhhhhhhhh sesi geldi. Bütün spermlerimi içine coşkuyla boşalttım. Boşalmadan sonra durmam herhalde bir dakika daha sürmüştür. O büyük zevk bitsin istemiyordum. Bacaklarım titreyerek içinden çıktım. Penisime baktım kan ve (afedersiniz) bok içindeydi. Ayşe hem kendi bornozunu hem de benimkini çıkardı ve beni penisimden tutup banyoya götürdü. Ilık suyla bir güzel beni yıkadı ve sonrasında ağzına alarak penisimin içinde kalan bir iki damla spermin de dışarı çıkmasını sağladı. Bu arada taşaklarımı da sıvazlıyor ve tamamen içimin boşalmasını sağlıyordu. Bitmiştim, kelimenin tam anlamıyla bitmiştim, ayaklarımın titremesinden dolayı üstüme bornozu atıp gidip salonun koltuğuna oturdum, Ayşe de küçük bir banyo daha yaptı sanırım ve o da salona benim yanıma geldi. Neredeyse üçlü kanepenin üzerinde uyumak üzereydim ki kocası aklıma geldi, adam sesimizi duymamış olamazdı ama kapıdan da ses gelmiyordu, merakla biraz da korkuyla kalkıp kapiya gittim, adam gitmişti. Ama mutlaka bizleri duymuştu, insan mutlaka kendi karısının inleme sesini tanırdı, nasıl böyle bir şey yaptığıma inanamıyordum, bu işten nasıl sıyrılacağımı düşünürken.